Holdinglerin, büyük şirketlerin, sanayi kuruluşlarının sayısı artsa da Türkiye’de istihdamın yüzde 96’sını hala esnaflar oluşturuyor. Yıllardır esnafın sesi olan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun (TESK) başında ise 2007 yılından bu yana ‘Bakkal Bendevi’ var.
2 bin 998 mesleki oda, 82 birlik ve 13 mesleki federasyonun çatı kuruluşu TESK’in Başkanı Bendevi Palandöken, esnafın uzun süredir en önemli meselesinin yılan hikayesine dönen ‘perakende yasası’ olduğunu söylüyor. Perakende sektörünün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi keskin kurallara ihtiyacı olduğunu ifade eden Palandöken’e göre kontrol altına alınamayan fiyatların en önemli sebeplerinden biri de ‘kuralsızlık’. Palandöken, “Piyasa 10 bin-15 bin mağazası olan 3- 5 kişinin elinde. Fiyatları da bu 3-5 market belirliyor” diyor.
* Röportajı nerede yapalım diye konuşurken, basın danışmanınız ‘AVM’de olmasın, Bendevi Bey gelmeyebilir’ dedi. AVM’ye karşı mısınız?
Yoo ben AVM’ye de markete de karşı değilim. Büyümek suç değil ki. Burada sorun olan kuralsızlık. Öyle olunca bir başkasını bitiriyorsun. Ben bakkal Bendeviyim. 1962’den beri aynı semtte bakkalım. Benim hayatım orası. İsteseydim büyürdüm. Ama şimdi büyüme şansın yok. İşini geliştirme şansın da yok. Karşımda 20 bin şubeli market varken nasıl rekabet edeyim. Kaç tane bakkal ayakta kalabilir.
* Şu anda esnafın en önemli gündem maddesi rekabetin adil olmaması mı? Yeni kabineden en acil beklentiniz ne?
Esnafın en büyük sıkıntısı kuralsızlık. Piyasalarda hem fiyatı istikrarının hem de geleneksel yapının bozulmasında en büyük etken bu. Piyasa 10 bin -15 bin mağazası olan 3 – 5 kişinin elinde. Liberal ekonomik serbest piyasalarda fiyatlara müdahale edilmez. Fiyat arz ve taleple dengelenir. Ama şimdi böyle olmuyor. Piyasada fiyatları 3-5 market belirliyor. Hükümet elinden geldiğince fiyat artışlarıyla mücadele etmeye çalışıyor ama piyasada arz edilen üründe bir bolluk olmadığı sürece istikrar çok zor.
SONBAHARDA OKUL ÇANTASI YAZIN DENİZ YATAĞI SATIYORLAR
* Yıllardır konuşulan bir ‘perakende yasası’ var. Ne gibi bir kurallar bütünü olması gerektiğini savunuyorsunuz esnafı korumak için?
Biliyorsunuz marketler 1996’dan itibaren kurulmaya başlandı. AVM’ler yapılmaya başladı. Dünyanın her yerinde marketler var. Ama belli kurallara tabii. O bölgenin sosyoekonomik yapısı ölçek alınarak, ‘Sabah şu saatte açacaksınız, akşam şu saatte kapatacaksınız. Şu ürünleri satacaksınız’ gibi belli standartları oluyor. Maalesef bizde öyle değil, en işlek caddenin üstüne ‘burası iyi iş yapar’ deyip, market açabiliyorsun. Sonra o markette akla gelebilecek bütün ürünleri de satıyorsun. Yazın deniz yatağı, ilkbaharda boya, sonbaharda okul çantası hatta beyaz eşya, motorsiklet bile satan market var. Sonra ortada ne züccaciye kalıyor, ne tuhafiye ne kırtasiye.
* İsteyen istediği yere market açamasın, herkes her şeyi satamasın diyorsunuz…
Bu iş yerlerini açarken belirli bir mesafe kuralı gözetelim. O alanda çalışan binlerce insanın ekmeğini elinden almayalım diyorum. Bir de Amerika’ya git, Almanya’ya git, Batı’ya git, Doğu’ya git, akşam 6 veya 7’de kasiyer kasayı kapatır. Sırada elinde paketle bekleyenleri bile beklemez. Yani dünya küçüğü koruyor.
* Şu anda perakende yasası için bir hazırlık var diye biliyorum… Yok mu?
Var. Ama hep böyle fiyat istikrarsızlığı olduğu dönemlerde ortaya çıkıyor. Sonra tekrar rafa kalkıyor.
* Fahiş fiyat artışları konusunda devletin kontrolleri sonuç veriyor mu?
Tabii veriyor. Bu denetimler olmazsa olmaz. Devlet kontrolünü yapacak. Hükümet elinden geldiğince kolluk kuvvetiyle müdahale ediyor. Ama her AVM’ye, her markete, her dükkana bir tane kolluk kuvveti koyması mümkün değil. Bir de bence bugüne kadar verilen cezalar çok hafif kaldı. Daha radikal çözümler gerek.
ESNAF EROZYONU VAR
* Türkiye’de esnaf sayısı azalıyor mu?
20 yıl evvelki esnaf sayısıyla bugünkü esnaf sayısı arasında hiçbir fark yok. Ama ülke o zaman 60 milyondu, şimdi 85 milyon. Yani ciddi bir esnaf erozyonu söz konusu. Terzisinden ayakkabıcısına bakkalından manavına şu anda Türkiye’de 2 milyon 200 bin civarında esnaf var. Aileleriyle birlikte 10 milyonluk bir kitleden bahsediyoruz. Ve bunlar ağırlıklı olarak aile işletmeleri.
İŞÇİNİN MEMURUN MAAŞI ÇOK OLACAK Kİ ESNAF İYİ KAZANSIN
* 2023’ün yarısı bitti. Esnaf nasıl geçirdi bu dönemi?
Esnaf maalesef pandemi sürecinde çok büyük bir darbe aldı. Pandemiden sonra biliyorsunuz seçim takvimi başladı. Sonra bir anda bir deprem felaketi yaşadık. Sonra 2 turlu bir cumhurbaşkanlığı seçimi derken ilk yarı hep beklentiyle geçti. Zor bir dönemdi diyebilirim.
* Deprem bölgesindeki esnaf şimdi ne yapıyor?
Hadise anından itibaren o bölgedeyim. Esnaf çarşısı projesini geliştirdik. O gün için iyi bir projeydi ama bu sıcakta artık anlamı yok. Şimdi bir taraftan dönüşüm yapılıyor, bir yandan hasarlar onarılıyor. Ama esnafın büyük çoğunluğu göç etti. Vergi ertelemeleri, kredilerin ötelenmesi gibi avantajlar sağlandı ama yine de o 11 ilin esnafının durumu çok zor. İnsanları kendi şehirlerine döndürmek de kolay deği. Şimdi onların ayakta kalabileceği formüllerinin geliştirilmesi lazım. Bizim de Avrupa Birliği ile bu konuda da projelerimiz var.
* Memur ve emekli maaşlarına iyi zamlar geldi. Bu maaş artışları esnafı rahatlatır mı?
Tabii maaşlar arttıkça insanlar biraz daha rahat harcama yapıyor. Onun için ben hep derim, işçinin, memurun maaşı çok olacak ki esnaf iyi kazansın. Restoranlara, lokantalara gitsin, taksiye binsin.
TAKSİ SORUNU OKULLAR AÇILMADAN ÇÖZÜLECEK
* Taksi var mı ki insanlar rahatlıkla binsin… İstanbul’da taksi bulmak çok ciddi bir mesele haline geldi.
O konu çözüldü çözülecek, eli kulağında. Vatandaşların çok şikayetleri var. Şöforler de bu ortamda haklı olsa bile haksız duruma düşüyor. Vatandaşın rahatlayabileceği şekilde ortak bir çözüm üzerine çalışılıyor. İstanbul şu anda korsan taksinin en yaygın olduğu şehir. Buna çözüm bulunacak. İçişleri Bakanlığı bu problemi çok iyi biliyor. Köklü çözüm için bir proje yürütülüyor. Türkiye Şoförler Otomobilciler Federasyonu’yla ortak bir karar hazırlığı içerisindeler. Okullar açılmadan bu konu çözülecek. Ben tahmin ediyorum ki bu ay içinde veya önümüzdeki ay hem müşteriyi hem taksici esnafı hem de diğer paydaşları mutlu edecek bir sistem açıklanacak. Bizim bir talebimiz de ‘ticari akaryakıt’. Sonuçta herkesin arabası yok. Taksilerle, dolmuşlara, otobüslere akaryakıt biraz daha ucuza verilsin ki vatandaş da bunlara rahatlıkla binsin.
ELEMAN SORUNU KRİZE DÖNÜŞEBİLİR
* Asgari ücret artışının sanayiciyi bir miktar zorladığı söyleniyor, esnafta durum nasıl?
Asgari ücretle esnaf için tabii özel bir statü yapılması lazım. Biliyorsunuz ki sigortalı işçi sayısının artırılması için bu tarz girişimler çok olumlu sonuç veriyor. Zaten kalifiye eleman böyle 11-12 bin liraya çalışmıyor. Maaşlar en az 15 bin liradan başlıyor. Türkiye’deki istihdamın yüzde 96’sı hala esnaf sanatkarlardan oluşuyor. Bunun milli gelire katkısı ise yüzde 56.
* Esnaf da eleman sıkıntısı mı yaşıyor?
Şu anda Türkiye’de ara eleman sorunu bir krize dönüşebilecek potansiyelde. Eleman bulamıyoruz. Teknolojide en son noktaya gelsen de her şeyi tek bir düğmeye basarak halletsen de nihayetinde o düğmeye de basacak bir insan gerek.
ÖZBEK BAKICI AYLIK 700 $ SURİYELİNİN GÜNDELİĞİ 700 TL
* Yabancıları da çok görüyoruz belli işlerde… Eleman sıkıntısına yabancı işçi çözüm olabilir mi, Türk vatandaşlarından daha uygun fiyata çalıştıklarını duyuyoruz?
Yabancıların hepsinin oturma müsaadesi olmadığı için sigorta yapamıyorsun. Kalifiye olanların bir bölümü hemen Avrupa ülkelerine gitme derdinde. Düşük ücret konusuna gelince, artık öyle bir durum yok. Aksine daha pahalıya geliyor. Mesela Özbek bir bebek bakıcısı, 700 çalışıyordu. ucuzken bu çok iyi bir rakamdı. Ama şimdi, kimse böyle bir para veremiyor. Afganlar çobanlık yapıyorlar. Ama o da çok pahalı. Suriyeliler eskiden gündelik işlerde 50-100 TL’ye çalışıyordu. Şimdi 700 TL’den aşağıya çalışmıyorlar. Bizim yabancı çalışanlara bakışımız, ‘sağlık kontrolleri yapılsın, çalışma müsaadeleri verilsin, belgelendirilsin, eğitim durumları belirlensin, hangi işlerde verimli olacakları tespit edilsin’ şeklinde.
KEDİLERİM KÖPEKLERİM İNEKLERİM VAR
ORTA 1’deyken okula giderken ceplerime sakız doldurup arkadaşlarıma satardım. Ticaret çok hoşuma gitti. Orta okuldayken annemle birlikte bir bakkal dükkanı açtık. Hala Bakkal Bendeviyim.
HER günüm çok yoğun toplantılarla geçiyor. Hafta içi kendime ayıracak vaktim pek olmuyor.
ANKARA’daki evimde bahçem var. Hayvanlarla, tabiatla ilgilenmeyi severim. Kedilerim, köpeklerim, ineklerim, sebzelerim var. Hafta sonlarımı burada geçiriyorum.
ANTİKA merakım vat. Kendi mesleğimle ilgili eski araç gereçleri topluyorum. Özellikle teraziler ve otomobil parçaları ilgimi çekiyor.
TÜRKİYE’nin her yerinde Esnaf ziyaretlerine giderim. Hepsinde bir şeyler ikram ediyorlar. Mecburen yiyoruz.
BENDEVİ PALANDÖKEN KİMDİR
1949 yılında Malatya’da dünyaya gelen Bendevi Palandöken, 1962 yılında Ankara’nın Cebeci semtinde bakkal olarak başladığı meslek hayatını, halen aynı dükkânda devam ettiriyor. 1965 yılında Denetim Kurulu üyeliğine seçildiği Ankara Bakkallar ve Bayiler Derneği’nde 1978-1984 yılları arasında Başkanvekilliği görevini yapan, 1984 yılında dernek başkanlığına seçilen Palandöken, bu görevini hala sürdürüyor. 1996 yılında TESK yönetim kurulu üyeliğine seçilen Palandöken 1999 yılında seçildiği Başkanvekilliği görevinin ardından, 2007 yılında Konfederasyon Genel Başkanlığına seçildi. O günden bu yana başkanlık görevini sürdüren Palandöken, aynı zamanda Avrupa Birliği Türkiye Karma İstişare Komitesi Eş Başkanlığı (AB-TR KİK) görevinde de bulundu.