Trabzonspor, 2021-22 sezonunda uzun yılların özlemini gidererek şampiyonluğa ulaşırken o dönem kulüpte asbaşkanlık koltuğunda oturan Ertuğrul Doğan şimdi başkan olarak bordo mavilileri zirveye çıkarma görevini üstlendi. Şampiyon apoletiyle çıktığı 2022-23 sezonu Fırtına için hiç de beklenildiği gibi gitmedi. Hedeflerin çok altında kalan saha sonuçlarının yanı sıra kulüpte hem yönetim hem de teknik direktör değişiklikleri yaşandı. Trabzonspor, şimdi Ertuğrul Doğan’ın başkanlığında, Nenad Bjelica’nın teknik direktörlüğünde sezona başlarken Doğan hem kendisini hem de hedeflerini Hürriyet’e anlattı…Trabzonspor, 2021-22 sezonunda uzun yılların özlemini gidererek şampiyonluğa ulaşırken o dönem kulüpte asbaşkanlık koltuğunda oturan Ertuğrul Doğan şimdi başkan olarak bordo mavilileri zirveye çıkarma görevini üstlendi. Şampiyon apoletiyle çıktığı 2022-23 sezonu Fırtına için hiç de beklenildiği gibi gitmedi. Hedeflerin çok altında kalan saha sonuçlarının yanı sıra kulüpte hem yönetim hem de teknik direktör değişiklikleri yaşandı. Trabzonspor, şimdi Ertuğrul Doğan’ın başkanlığında, Nenad Bjelica’nın teknik direktörlüğünde sezona başlarken Doğan hem kendisini hem de hedeflerini Hürriyet’e anlattı…
Trabzonspor camiası sizi biliyor, tanıyor ama tanımayanlar da çok. Ertuğrul Doğan kimdir?
Ben her şeyimle bir Trabzon çocuğuyum. Trabzon’da doğdum. Trabzon’da büyüdüm. İlk okul, orta okul, lise, üniversite, hep Trabzon’da okudum. Şanslı bir çocuktum. Ailemin yanı sıra futbol sahalarının efsaneleri olan 3 futbolcu dayımın etkisi ile büyüdüm. Kendimi bildim bileli hayatımın içinde hep futbol tutkusu vardı. Evliyim. İki çocuk babasıyım. Futbolu çok severim ama eşim ve evlatlarım, her şeyden önce gelir. Esas olarak maden ve enerji sektörüne yoğunlaşmış ama teknoloji ve yatırım alanlarında da faaliyet gösteren bir şirketler grubum var. Çalışmayı severim. Erken kalkarım. İnatçı ve hırslı bir kişiliğim var. Hayatım ailemin, işimin ve Trabzonspor’un etrafında döner.
“GALATASARAY VE BEŞİKTAŞ’I YAKAN SENDROM BİZİ DE YAKTI”
Trabzonspor’un geçen sezon yaşadığı başarısızlığın temel sebepleri neler? Ekonomik sıkıntılar nedeniyle futbolcuların parasının geç ödenmesi mi, yeni transferlerin hemen hepsinin hayal kırıklığı yaratması mı?
Trabzonspor, bir önceki sezonun daha ilk haftalarında liderlik koltuğuna oturdu ve Nisan ayında şampiyonluğunu ilan edene kadar hep liderdi. Trabzonspor’a çok yakışan bu şampiyonluğun arkasında büyük bir planlama, emek, inat ve savaş vardı.
Maalesef geçtiğimiz sezona ise iyi başlayamadık. Şampiyon takımların takip sezonları böyle olabiliyor. Galatasaray’ın da, Başakşehir’in de, Beşiktaş’ın da başına gelen şampiyonluk sendromu, geçen sezon bizi de yakaladı. Ama tabi, istediğimiz gibi bir sezon olmayışının arkasında. Bunun birden fazla sebebi var. Zamanında ödenemeyen oyuncu maaşları bunlardan biri ama bence en önemlisi, bir önceki sezon çok başarılı yürüttüğümüz erken planlama ve transfer politikası, bu sezon, biraz da elimizde olmayan sebeplerden ötürü istediğimiz şekilde yürümedi.
Bu sezonki takım performansı tabii hiç bir Trabzonspor taraftarını mutlu etmedi. Ama bize çok şey öğretti. Yeni sezona hazırlanırken tıpkı 2 sezon önceki gibi titiz bir planlama yapıyoruz. Meyvelerini de ligin son haftalarında alınan sonuçlar ile almaya başladık. Kısacası göreve geldiğimiz günden bu yana zamanımızı verimli harcadık. Geçen sezonun seyrini hızla iyileştiriyoruz.
Kulübün içinde bulunduğu ekonomik koşullar göz önüne alındığında, Trabzonspor’un gelecek sezon hedefi nedir?
Biz camia olarak şampiyonluğun Trabzonspor için bir gelenek haline gelmesi gerektiğine ve bu verimli topraklardan daha nice şampiyonluklar çıkacağına kalpten inanıyoruz. Bu sezon, uzun soluklu ve sürdürülebilir bir stratejiyi hayata geçiriyoruz. Kulübümüzü maddi ve manevi anlamda Türkiye’nin örnek kulübü haline getirmek, her koşulda zirve yarışının içinde olacak bir takım yaratmak ve bu renklere gönül veren herkese Trabzonspor’dan gurur duymalarını sağlamak için yola çıktık. Geçen sezon istediğimiz gibi geçmedi fakat hocanın bize erken katılması avantaj oldu. Sezonun bitmesini beklemeden, hiç vakit kaybetmeden takımın başına geçti, eksikleri gördü. Önlemlerini aldı. Son haftalarda da aklındakini sahaya yansıtmaya başladı. Bu bize güven veriyor ve yeni sezona iştahla hazırlanmamıza vesile oluyor. Önümüzdeki 3 sezonun çok önemli olduğunu, sürekli yükselen bir grafik çizerek daima yarışın içinde olmayı hedeflediğimizi, bu 3 sezondan birinde mutlaka yeniden şampiyon olacağımızı ve bunu yaparken ekonomik anlamda mali disiplini elden bırakmayacağımızı söyleyerek yakın dönem planlarımızı özetlemiş olayım.
“STAR OYUNCU YETİŞTİRECEK YETENEK FABRİKASI KURMAK İSTİYORUZ”
Yabancı futbolcu olayına bakışınız nedir?
Bugünkü konjünktürde herkes kısa vadeli bir bakış açısını benimsediği için, doğru mevkiye doğru adamı arıyorsanız ve kendi altyapınızda üretiminiz yoksa ve ekonomik döngünüz müsait olmasa dahi paraya erişiminiz varsa, oyunuzu yabancıdan yana kullanırsınız ve düzenlemeler de buna izin verecek şekilde yapılsın istersiniz.Ama içinde bulunduğumuz ekonomik şartları analiz edersek, uzun vadede yapmamız gerekenin kendi üretiminiz olan yerli oyuncuya yönelmek ve bu anlayışı sahiplenmek olduğunu inkar edemeyiz. Bjelica’nın en güçlü yönlerinden biri, genç yetenekler keşfedip üst düzey profesyonel futbolcu haline getirebilmesi. Trabzonspor’un kendi topraklarından yetişen ve Avrupa’nın köklü kulüplerine transfer olmuş ve kulübümüze önemli paralar kazandırmış transfer hikayeleri var.
Yeni yetenekler keşfetmemiz, kendi yıldız oyuncularımızı üretmemiz, ihraç etmemiz, örnek bir altyapı kültürü oluşturmamız gerekiyor. Bütün bunları ekonomik anlamda kontrollü ilerleyerek yapmalıyız. Hayalimiz, Trabzon’da star oyuncular yetiştirecek bir yetenek fabrikası kurabilmek.Önce Trabzonspor’a hizmet edecek, sonra dünya vitrinine çıkacak yıldızlar yetiştirmek. Bu artık bir zaruriyet. Sadece bizim için değil tüm kulüpler için önemli bir çıkış bileti.
Biz istiyoruz ki, dünyanın bir çok ülkesinden çok genç yaşta yetenekler Trabzon’a gelip bizim tesislerimizde, bizim hocalarımız, beslenme uzmanlarımız, mentörlerimiz tarafından eğitilsin, köklü yabancı kulüplerle iş birliği içerisinde çok amaçlı bir futbol eğitimi alsın ve Trabzon bu işin merkezi olarak dünyada bilinsin.
“TRABZON ÖZELİNDE BJELICA YERLİ HOCA”
Son dönemde bütün şampiyonlukları yerli hocalar kazandı; siz de Abdullah Avcı ile şampiyon oldunuz. Buna rağmen Nenad Bjelica ile anlaştınız. Bunun sebeplerini anlatır mısınız? Neden Türk değil de yabancı?
Bizim insanımızın özel bir karakteri var. Trabzonlular, inandığı şeylerden kolay vaz geçmeyen, tuttuğunu koparan, hırslı insanlardır. Kendileri gibi insanlarla iyi anlaşırlar ve Türk mü, Rum mu, yabancı mı, yerli mi diye sormazlar. Bizler için karakter önemlidir. Hocayı seçerken şehrin, taraftarın, yönetimin dna’sı ile uyumlu birini seçmek zorundasınız. Hoca hem güçlü bir karakter olacak, kendi sistemini oturtacak, hem de şehrin, taraftarın psikolojisine uyumlu bir oyun sistemini benimsemiş olacak. Bjelica, şehrin nabzını tutabilen, önümüzdeki engelleri, ve bu vizyonu iyi anlayan, yapmak istediklerimize en yüksek katkıyı sunabilecek kişi. Tam aradığımız gibi biri. Çok doğru bir karar verdiğimize inanıyorum. Bana göre, Trabzon özelinde Bjelica, yerli hoca.
“UĞURCAN’I BİR TÜRK KULÜBÜNE VERMEYİ DÜŞÜNMÜYORUZ”
Uğurcan Çakır’ın kalması için elinizden geleni yapacağınızı ifade ettiniz. Ancak giderse B planınız var mı?
Uğurcan bizim hem kaptanımız hem kardeşimiz. Daha önce de belirtmiştim. Uğurcan’ı Türkiye’de herhangi bir kulübe vermeyi hiç düşünmüyoruz. Şu an için Avrupa’dan bize gelmiş bir teklif bulunmamasına rağmen, böyle bir şey olursa da hem Uğurcan’ın, hem de ülke itibarımızın yararına olacak prestijli bir Avrupa kulübüne gitmesini arzu ederiz. Trabzonspor gibi bir kulübün B planları C planları her zaman vardır ve olmalıdır ama şu anki durum özetlediğim gibi.
“HAKEMLER KONUSUNDA BU SEZON SESSİZ KALMAYACAĞIZ”
Türk hakemleri konusundaki düşünceleriniz nedir? “Hakemlerimiz yetersiz, yabancı hakem getirelim” diyenlere katılıyor musunuz?
Şüphesiz hakem performansları daha iyi olsun, daha az hata yapılsın isteriz. Ama asıl sorunun başka bir şey olduğunu düşünüyorum. Öncelikle büyük maç stresini kaldırabilecek hakem havuzunun dar olması bir problem. Haftanın en hassas maçlarını sürekli aynı iki hakemin döne döne yönetmesi normal değil. Bu durum onları da yıpratıyor. Buna bir çare bulunması gerek.Ama asıl konu, 3 büyük İstanbul takımının, arkasına aldığı medya ve taraftar gücüyle hakemler üzerinde uyguladıkları baskı. Sosyal medyanın futbol üzerindeki orantısız etkisini de düşünürseniz, en küçük hata, hatta hata bile olmayan tartışmalı bir düdük, anında zehirli bir gündeme dönüşüyor. Bunun sonuçları aslında hiç kimse için faydalı değil ama hakemlerin performansını doğrudan etkiliyor. Mutlaka önüne geçilmesi lazım. Bizim hakemlerimizi başka bir Avrupa ligine gönderin, burada olduklarından çok daha başarılı olacaklarına adım gibi eminim. Çünkü büyük takım baskıları yok. Hata yaparsam dünyayı başıma yıkarlar korkusu yok. Biz hakemlerimizi eleştirerek vakit kaybedeceğimize, hakemlerimizin üzerindeki baskıyı nasıl kaldırırız, onları nasıl koruruz bunu düşünmeliyiz. Bunu yaparsak, bariz hataları da kolayca ayıklarız.
TFF’yi bu sene bekleyen en büyük sorumluluğun da bu olduğunu düşünüyorum. Geçen sezon sessiz kalmayı seçtik. Buna rağmen neredeyse her hafta bu söylediğim durumu gözlemledik. Şimdiden söyleyeyim, yeni sezonda böyle olmasına izin veremeyiz.
Bu sene her kulüp maddi anlamda zorlu bir sürece doğru ilerliyor. Trabzonspor’un ekonomisi ne durumda?
Göreve geldiğim ilk gün belirtmiştim, en büyük hedefimiz, Trabzonspor’u maddi ve manevi anlamda Türkiye’nin örnek kulübü haline getirmek, ve bu renklere gönül veren herkesin Trabzonspor’dan gurur duymalarını sağlamak. Kalıcı başarı istiyorsak, Trabzonspor’un ekonomik anlamda güçlü olmasını sağlamamız şart. Bununla beraber gerçekçi olmak zorundayız. Bu hedefe ulaşmak büyük bir disiplin, mali kontrol, yeni ve verimli gelir kaynakları ve akıllı bir kulüp yönetim politikası gerektiriyor. Bugüne kadar hepimiz, gelir yaratmakta zorlandığımız için giderlerimizi karşılayabilmek ve finansal yükümlülüklerimizi yerine getirebilmek için yoğun kredi kullanımına yöneldik. Gelir ve giderler arasındaki aleyhteki fark, genellikle alınan kredilerle gerçekleşti. Bazı kısa vade çözümleri, uçurumun büyümesine sebep oldu ama herkes bu gerçeğe gözünü kapattı. Böylece problem gitgide derinleşti ve kısır döngüye girdi. Ama yolun sonuna geldik.
Sürdürülebilir bir sportif başarı için sürdürülebilir mali yapı şart. Bu yapıyı sağlıklı bir şekilde kurabilmek için birkaç yol var. Stadyum isim sponsorluğu, dijital varlık yönetimleri dahil bir çok alanda bize gelir yaratacak kaynakların yanı sıra emlak konut modelini de hayata geçiriyoruz. Kartal’daki tesislerimizi esas alarak bu gayrimenkul merkezli modeli çok kısa sürede etkinleştireceğiz ve buradan gelecek olan gelirin tamamını bankalar birliği’ne olan borcumuza mahsup edeceğiz. Yani gelen paraya hiç dokunmayacağız ve böylece sistemli ve sürekli bir borç eritme yapacağız.
Trabzonspor taraftarına bir mesajınız var mı?
Dünyanın her yerinde, futbolun en önemli itici gücü taraftardır. Taraftarın desteği futbolun en önemli kaldıracı. Geçen haftalarda “Bize Her Yer Trabzon” temalı bir yeni forma tanıtım videosu yayınladık. Çok ses getiren güzel bir iş oldu. Dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın iliklerinize kadar işleyen Trabzonspor ruhunu ve takıma olan aidiyet duygusunu çok iyi anlattığını düşünüyorum. Bizi ayrıştıran duyguların, samimiyetin, bağlılığın en güzel ispatı o videodur.
Biz her zaman kenetlenmiş bir aile olarak kalacağız. Bu yüzden Trabzonspor taraftarından samimi ricam, takımınızın yanında olun. Süperlig maratonu uzun. Sonuna kadar bizimle olun.
Aslında bunu sadece Trabzonspor taraftarı için değil Türkiye’deki tüm taraftarlar için söylüyorum. Stadyumların dolu olması hem sportif performansı hem ekonomik performansı etkiler. Özellikle Anadolu kulüplerinin buna ihtiyacı var. Bulundukları şehirlerin gücünü arkalarına almak zorunda. Alınan sonuçlar tabi ki taraftarın psikolojisini etkiliyor fakat kültür olarak şehir takımlarımızın yanında olmayı adet haline getirmeliyiz. Büyük bir Anadolu şehirinde oturan ama bir İstanbul takımı taraftarı olduğunu söyleyen çok sayıda insan var. Bu sadece bizim ülkemizde ve futbol anlamında geri kalmış ülkelerde görünen bir durum. Üst kimlik kendi şehir takımımız olması lazım. İki, üç sene üst üste farklı Anadolu takımlarının şampiyon olduğu bir dönem görebilmeliyiz. Dünyanın büyük liglerinde olduğu gibi dengeli başarılar olmalı. Bugün futbol hakkında en çok neyi eleştiriyoruz, neyi tartışıyoruz ? Hakem performanslarını, İstanbul takımlarına karşı çifte standart uyguladıklarını, taraftar baskısına yenik düştüklerini, ve saire. Oysa taraftarları şehirlerine ve kendi takımlarına sahip çıktığında aynı güçlü baskıyı Anadolu takımları da hissettirmiş olacak ve bir İstanbul kulübü ile oynarken bugün yaşananları yaşamayacaklar. Bu bütün dengeleri olumlu anlamda değiştirir. Ekonomik olarak zenginlik getirir. Aidiyet olarak güç getirir. Sponsorlar için büyük şehir takımları çok daha cazip hale gelir. Medyada hep aynı şeyler konuşulmaz, futbolun güzel tarafları konuşulur.